Dökül!

Aklına bir gece düşer, bir gece yarısı. Bir gece; nasıl da kaslarınla savaştığın, senelerdir hissetmek için geberdiğin her şeye, adeta doğaüstü bir dirençle karşı koyan kaslarınla boğuştuğun bir gece. “Bırak kendini ona hadi” diye kendine inceden ayar çektiğin.

Yapma demedi kimse, yaptın.
Her arzu ettiğin olmasa bile, canının çektiklerini yaptın, erittin içini oracıkta.

Bir baktın eksilmişsin sonra, bir baktın kimselerin anlayamayacağı kadar azalmışsın. "Ne olmuş sana böyle" demişler, "ne güzel gülüyor gözlerin!" Çok geçmemiş üzerinden, "ne olmuş sana böyle" demişler, "ne güzel ağlıyor gözlerin!" "Gözlerin ne güzel" demişler, için buna bile açılmamış!

...

Bir gece düşer gecenin orta yerine, kolunda bir adam.
Kokunda bir adam; bu şehrin dar geçitleri ve yüksek kaldırımlarında.
İçin hep aynı savaşın meydanında.
Dök kanını, biraz daha.
Dök, geçmeyecek yoksa.

Yorumlar

  1. Saat 20:30 civarında yazıyı üst üste 4 defa okumak,yorum yazmamak, saat 23:50'de çok saçma bir olaydan ötürü yazının yeniden aklına gelmesi, ve yeniden okumak... Aklına gelmesinin olayla kesinlikle bağlantısı olmaması... Böyle güzel bir yazıyı çok saçma bir olayla bağlantılandırmak(!)yalnızca şu demek oluyor: Bu yazı çok güzel, o kadar güzel ki saçma sapan her türlü olayla bağlantılarım bu yazıyı tekrar tekrar okurum ben!

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkür ederim bu güzel yorum için Harun Bey.

    YanıtlaSil
  3. Bu şehirlerin kaldırımları, yolları, tozları, gökleri, hep aynı adam kokar, hep aynı iz vardır, gecenin ortasına düşer, rüyanın derinine düşer, damarlarının içine işler.
    Ellerine sağlık Aslı Aker..

    YanıtlaSil
  4. Yazdığın gibidir tıpkı...
    Teşekkür ederim Ceren.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hasan'ın Rüyası

Aç!