İlişkiyi Zaman Kaybı Olarak Görme-k!


Sonda söylenecek lafı başta söyleme adeti olanlar için, ki fena bi huydur bu, tek bir açıklaması vardır bu eylemin, yaşama arkadaşım o ilişkiyi!
Ten, kalp kayar gider karşı tarafa, aşka bulaşır. Bulaşır da bir ilişki tomurcuklanır kendiliğinden. Ben süreci kendime göre anlatıyorum, aşkın sonradan oluşacak bir nane olduğuna inananlar öyle dönüştürüp düşünsün söyleyeceğim şeyi. Ne diyordum, hah, ben diyeyim bir coşkunluk, bir kendinden geçmişlik, bir karnaval hali; siz deyin bi’ tir tir titreme, ölme bitme heyecandan! Anlayacağınız her şey mükemmelin sınırında yaşanır; Doğal, akılcı yer yer mantıktan uzakta ikamet eden sebeplerden de nihayete erebilir ilişki. belki aşk bitebilir, ten bir başkasına kaçabilir, nefesi kesilebilir taraflardan birinin, ölüm gelebilir yani. Amma velakin bir süreçtir “ilişki” diye çağırdığımız. Yaşanır, sonsuz olabilir, bitebilir.  
Açıklamaya çalıştığım, başlık semalarında bahsi geçen eylemi bir üst paragrafta görebildiniz mi? Göremediniz. Neden? Çünkü ben böyle bir fikri doğurmazmışım ilişki süresince. Doğurabilenler dönüştürsünler bir de kendilerine göre, öyle anlatsınlar. Ben de onlara “yol gösterme” bölümüne geleyim yavaştan…
Dedim en başta, devam da edeyim. Çeşitli sebeplerden bir ilişki zaman kaybı olarak görülmeye başlanabilir belki “zamanla”. Hani insanlık halidir denir, çeşitli kılıflara sokulur hoş görülebilir falan. Ama ne büyük ihanettir bu aşkla boğulduğu zamanlarına insanın… Şayet öyle zamanlar hiç yaşanmamışsa sözüm yok ona da, “Be hödük, ne diye başladın o zaman ilişkiye” diye sorarım sana, hiç de çekinmem.
Her gün yeni baştan aynı zaman kaybınızla günaydınlaşır, kahvaltı edersiniz. İşe okula dağılır, akşam evde, dışarıda buluşursunuz aynı zaman kaybınızla. Ve aynı zaman kaybınızla yine seks yaparsınız orada burada gece gündüz. Seks yaparsınız, zira kendisiyle sevişmek mümkün değildir. Sevişmeleriniz, onun “zaman kaybı” olmadığı zamanlarda unutulmuşlardır artık, tabi oldularsa öyle zamanlar…
Lafı daha fazla uzatıp kendimi germeme lüzum yok. Bir ilişkiyi zaman kaybı olarak görmek ve görmeye devam etmek en büyük zaman kaybıdır. İnanın, ilişkinin kendisinden daha büyük kayıptır. Bunu düşüneceğinize kös kös, ilişkinizi bitirin, gidin iki satır bir şey okuyun, arkadaşlarınızla halı sahada top koşturun, sergi gezin, yemek yapın aç karnınızı doyurun.

Yorumlar

  1. Valla aşkımı anlattın, aşk olgusuna tokatmı attın, okuduklarımdan sonra pek anlamış değilim. Galiba arkadaşım dana rostoyu elle değilde, küçük parçalar halinde, kibar çatal bıçaklarla sindirmeyi seviyor.

    Aşk kimine göre yoğunluk, bana göre tek başınalığın potresidir. Anlamak için vizyon sahibi olmaya gerek yok. Kesersin keresteyi ortasından, kan akıyorsa ve görüyorsan aşk vardır, aksi durumda olan bitenin hepsi yalan ve seninde yazında tasvirlediğin gibi sahtedir. Bu kadar basitmi. Tabiki değil ama kendindekinin farkındalığı aşk konu olunca önemlidir. Kimse sen olmadan, sen aşık olabilirsin. Bu tek başınalık aşkın tek gerçeği ve karşındaki için subjektiflik içere bilir. Yine çoğunuzun hissettiği gibi aşk çift kişilikli değil, tekildir. Yanılgı burda zaten. En son düşünülmesi gereken, en başta karar verilendir.

    Sevgilerimle

    Ahmet

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hasan'ın Rüyası

Aç!