gözümü kapayınca gördüm

Yakında başlar çalınmaya kapım. Ben geldim, nerelerdesin ki, yoksun, hem aramadın da ne zamandır’lar duymaya başlar kulaklarım buna müteakip. İçten içe gülerim. İçim içime güler durur işte bunları işittikçe. Çünkü her yalnız kaldığımda, her uzaklaştığında benden yakın bildiklerim, kendi kendime kurdum ben bu cümleleri, "gün gelecek suçlanacaksın" dedim; "aramadın sormadın ah ne de vefasızsın" diye.

Öyle miydim ki? Değildim hâlbuki. Biliyordum düpedüz. Ben kimseye sırtımı dönmemiştim, silleler inmedikçe yüreğime yahut yüzüme. Hatta bazen arsızca, her tokattan sonra daha da durmuştum insanlarımın karşısında, sırf onları ufuksuz seviyorum diye.

Ama olacaklar belli şimdi. Bunları bilmem, bilmem kaç kere kendime bu sahneyi oynamış olmam yersiz. Yakında kapım çalınacak ve dökülecek dost diye çağrılanlar bir bir. Bu zamanlar, tam da havaların ısındığı, İstanbul’un daha da bir güzelleştiği ve benim hayatın sahtekâr yüzüne küfrederken nefesime şükrettiğim zamanlara denk düşecek.

İyi olacak.
Hem bana.
Onlara hem de.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hasan'ın Rüyası

Aç!