sen böyle yapınca

bir sessizlik hüküm sürüyor.. elimin değdiği her yerden gürültüsü kendinden büyük ağızlar çıkıyor.. buna rağmen her yer sessiz.. görüntüler var yalnız ve ben..

ben çekip giderken ve biraz da farkında değilken çekip gittiğimin, ardımda bıraktığım o koca şehir bir virajlık dönüşün ardından serildi ayaklarımın altına.. gitme demedi, kal da.. ama daha ziyade "gitme, sonra kalırsın" der gibiydi gözleri.. evlerin, sokakların ışıkları pırpırlanırken, gözlerinde göz yaşını saklar gibiydi..

oturduk seninle bir gün evvel.. taze çay hususunda sözler uçuştu, deminden, poşetinden, sallamasından.. böyle başladı o konuşma.. sen, ben, ailen, gailem.. her biri konuşuldu sonra.. yok konuşulmadı da sanki bir şarkı ritminde, türkü tadında, aksayarak, akarak söylendi.. benim karşımda bir çift göz, gözlerin ardında bir ömürlük sevdalar, yalanlar, yıkımlar ve dirilişler vardı.. ben o esnada, ayakta kalma çabasındaydım yalnız, hiçbir şey yoktu gözümde..

"bazen seni anlamıyorum.. kararsızlıklar içinde yüzüyorsun.. ne ileri gitmek ne geride kalmak var aklında.. zihnin ayaklarını umursamıyor, kalbin ellerini.. yaptığın yapmadığının yanında küçücük kimi zaman, kimi zaman yollar kadar uzun ve karmaşık.. ben olsam.."lı cümlelere boğuyorsun bir anda beni.. oysa ben, seni izliyorum hayranlıkla.. elindeki bardağa sanki senin bir uzvunmuş gibi aşkla bakıyorum ya da bana takıldığında içimin kıyılarına kaçmak isteyen gözlerini, biraz da abartılı bir özgüvenle, hatta bunun ulaştığı ukalalıkla seyrediyorum, içim içime çarparken.. ama sen.. "ben olsam" diyor ve beni anlamadığından yakınıyorsun.. sen böyle yapınca içim içime çarpmaktan vazgeçiyor.. bu vazgeçişi uzun sürmeyecek olsa da belki, bir kere cayıyor işte..

beni bildiğini bildiğim, beni anladığını gördüğüm bir seni seviyorum en bencil halimle.. daha fazlasını yapar insan bedenim biliyorum, fakat ısrarla bunu istiyorum bayilerinden ve ısrarla tüketmeye çalışıyorum..

nihayet kalkıyoruz oturduğumuz yerden, bardakları hayli sert bırakıyoruz masaya, sevmiyoruz zira sallamasını çayların.. ayaklarım yerden kesiliyor seni öpebilmek için.. topuklarımı kaldırıyorum yerden ve yükseliyorum parmaklarımın ucunda.. erişemem yoksa yanağına, öpemem benden günlerce uzak yanaklarını, değemem tenine.. değiyorum sonra.. bir serinleme, bir inleme içimde benden geldiği meçhul..

sonra her yer sessiz.. yer yer sağanak yağışlı gözler..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hasan'ın Rüyası

Aç!