Biraz Paris'te turlamaya ne dersin? Ya da Riyad'da toplantıya yetişmeye? Milano'da metroya binsek? Maryland'deki kazları izlesek beraber?
Bunların hepsini yaparız tabii ömrümüz varsa. Seyircisi olmaksa bu ara hem bedava hem de fena eğlenceli.
"Periscoping" gibi bir ifadeyi hayatımıza katan, şahane bir uygulamadan söz ediyorum: Periscope.
Şurada daha bir yıl önce ortaya çıkan "dünyayı başkasının gözlerinden görme" fikrinden doğan bu "app", uygulamanın yaratıcıları Kayvon Beykpour ve Joe Bernstein'in aklından öptürecek cinsten.
Uygulamanın resmi internet sitesinde dünyanın dört bir yanını görmenin büyüsünden bahsederken Kapadokya'ya da selam çakan adamlar, şu cümleyle gönülleri fethediyor: Bir fotoğraf, binlerce söze değer olabilir. Ama canlı bir video, seni başka bir yere götürebilir.
Nasıl çalışıyor?
Bu arada sadece ios'larda çalışıyor. Ancak Android cihazlar için de uygulamanın eli kulağında.
bazı adamları ve kadınları başka bir yerine koyuveriyoruz gönlümüzün. ne derlerse, ne yaparlarsa ya da yapamazlarsa, fark etmez, onların sırtlarını sıvazlarken buluyoruz kendimizi. ya kabiliyetlerinin kocamanlığından, ya kredilerinin devliğinden oluyor bu çoğu kez. işte böyle bir adam değildir de kimdir, nedir Burak Aksak?! ondan olacak, film vizyona girer girmez gidip izledim. hangi film mi? "sen kiminle dans ediyorsun" tabii ki.
dili, dünyası kendine has adamların başında geliyor bana göre Burak Aksak. söylediği, yazdığı, anlattığı her şeyde de bir incecik dokunmuşluğu illa ki var yüreğimin bir köşesine. üstelik bu konuda oldukça iyi; doğru ânı, doğru damarı yakalamak onun en iyi yaptığı işlerden biri. bunu da bildiğimden, beklenti büyük filmden evvel.
sadece kadrosuna göz attığım, fragmanını bile izlemediğim bir film oysa "sen kiminle dans ediyorsun". kadroya bakınca film bir "bana masal anlatma" ya da "kara bela" olamadığını hissettirse de, …
Boş lafın kazandığı bir oyun bu. Altı boş, sadece duygularını emen lafların kazandığı bir oyun. Sonunda senin de kazanıyor gibi göründüğün ancak en nihayet mutlaka kaybettiğin bir oyun. Bu oyunda sadece boş laflar ve ağızlar kazanır. Bunu bir kenara yaz.
Senin ruhun sıkışacak yakın zamanda, birkaç nefes daralması gelecek içine oturacak. Onlar kalkmadıkça sen boğulacaksın, onlar kalkmayacak. Bir süre içinde ikamet edecekler, ta ki bu oyunun en hararetli günleri geçene kadar. Sen, sıkışmış ruhunla kaçacak delik arayacaksın. Bütün kaçma’lar kaçışacak. Birkaç nefes daralması daha sonra…
Söyleyemediğimiz her şeyin boğazımızda bir yerde bir yumruya, oradan da bedenimizin en ummadığımız köşelerinde yumrulara dönüştüğünü söyleyen efsaneyi bilirsin. Belki bu yüzden, bir yer elması kadar biçimsiz hissediyorum kendimi. Hani biraz yol versen ferahlayacak, biçimlenecek ama ısrarla şekilsiz şimdi.
Nereye varacak bu seyir bilmiyorsun. Tek bildiğin şey, kararlı bir bitmeyiş.
Yorumlar
Yorum Gönder