kar yok, çam yok, Noel Baba da olmaz tabi..

Bu sıra bizim illere pek kar düşmüyor. Ağaç mevcudumuz da az keza, elimizdekilerin de sayısı tam manasıyla bilinmemekle birlikte, 3 ağacımızdan biri kesinlikle çam değil.. Milletçe kırmızıya pek aşığız, orası kesin! Bu sıralar, mahalle manavı, terzisi, bakkalı ve dahi kuruyemişçisinde Yılbaşı telaşı yaşanıyor. Ve bu telaş ısrarla Noel Baba, Kar tanesi ve Çam ağacı triosuyla göze çarpıyor.. Kırmızı mı? Alayımız kıpkırmızıyız zaten, göz alabildiğine kızarmış durumdayız..! Yeni yılı kutluyoruz. Bir ömür süresince bilmem kaçıncı kez, yeniden, yılmadan.. Saat 12 oldu mu zıvanadan çıkıp 12:15 sularında yerimize oturuyoruz.. Ne güzel.. Bizim o iptal olduğumuz 15 dakikada hayat yine akıyor, yine üzerinde yaşadığımız bu garip gezegen dönüyor bir yerlerde, bir şeylerin etrafında.. Israrla yaşlanıyor, yaşlandıkça merkezkaç'tan ödümüz daha mı patlar oluyor bilinmez, daha bir sıkı tutunur hale geliyoruz bu acayip küreye.. Her yılın başını daha bir şevkle, daha bir "helecanla",...