Yazmak güzel birşey. Yazılarınız da ilgi çekici. Yazılarınızı günlük bir gazetede de görmek isteriz. Dünkü yazınızda;
"O kadın? O adam? İnsan? O insan sandığımız... Kadın yahut adam sandığımız" cümlelerini okudum. Biliyorsunuz ki "adam" üst bir kavram "insan" gibi. Ya da insanoğlu gibi. Ademoğlu gibi. İnsanlık ailesi iki cinsten oluştuğunu biliriz. Erkek ve dişi gibi. Erkek ve kadın gibi. O kadın? O erkek? O insan? olarak cümleler devam edebilirdi. Sanırım gözden kaçmış olacak. (Bunun böyle olduğunu bilmeyenler, iş adamı yerine iş kadını derler. İş adamı kişinin cinsiyetini belirlemez. Familyasını belirler. İş adamı iş insanı anlamındadır. )
Aslında bu yorum için teşekkür etmeliyim. Zira, benim de çok fazla önemsediğim bir ayrım bu. Ancak bazen anlamdan önce ses geliyor benim için, yazdığım söz okuduğumda kulağımda nasıl yer ediyor ona bakıyorum. İlk olarak erkek olarak yazmama karşın, adam olarak düzenledim yeniden. Öylesi daha doğru geldi, altını çiziyorum, ses olarak.
"Reklam dünyasında gerçekliğin kabul edilir bir şey olmadığını sana öğretmediler mi? Bu nedenle "gerçek" bir şey yaptıkları zaman, mutlaka abartırlar. Bilirsin işte; mutlu aileler, yakışıklı, incecik insanlar, köpek yavruları, kediler, pırıl pırıl mutfaklar, kocaman banyolar. Yani bir sürü aldatmaca." Aşktan uzak, reklama yakın her kişi, hatunlar bilhassa okumalı.
Artık burada kafamı kıracağım. Evet sanırım tek eksiğimiz buydu, burada bunu da yapacağım! Değişebilirliğine inanmadığım her şeyi bir bir yazacağım ki bir yere kaybolmasınlar, gözden yitmesinler. İlk kafamı kırarım’larım “bir kısım izlek” için yabancı olmayan bir “hayati damar”ımla, futbolla alakalı. Bir bakınız. Bakınız ki içimdeki şiddet tükensin! - Forma giydiği herhangi bir maçta Daniel Alves hakemi kandırmak maksatlı kendini yere atmazsa, - Galatasaray’ın mor forması yenilgi yüzü görürse, - Beşiktaş, adı sanı bilinir bir forvet transfer ederse, - İbrahimoviç 90 dakika boyunca herhangi bir maçta forma giyip de ofsaytta kalmazsa, - Daha uzun yıllar yaşayacak gibi görünen “Aziz Yıldırım hanedanı” devrilirse, - Cristiano Ronaldo, becerisinin sökmediği bir maçı çirkeflik yapmadan tamamlarsa - Ahmet Çakar, futbolun biraz da şov işi olduğunu ama bu kadar da “şovmenliğe” bulaştırılmaması gerektiğini fark ederse, - Sergen Yalçın, Baros’a seslenmeyi öğre...
Yazmak güzel birşey. Yazılarınız da ilgi çekici. Yazılarınızı günlük bir gazetede de görmek isteriz. Dünkü yazınızda;
YanıtlaSil"O kadın? O adam? İnsan? O insan sandığımız... Kadın yahut adam sandığımız" cümlelerini okudum. Biliyorsunuz ki "adam" üst bir kavram "insan" gibi. Ya da insanoğlu gibi. Ademoğlu gibi. İnsanlık ailesi iki cinsten oluştuğunu biliriz. Erkek ve dişi gibi. Erkek ve kadın gibi. O kadın? O erkek? O insan? olarak cümleler devam edebilirdi. Sanırım gözden kaçmış olacak. (Bunun böyle olduğunu bilmeyenler, iş adamı yerine iş kadını derler. İş adamı kişinin cinsiyetini belirlemez. Familyasını belirler. İş adamı iş insanı anlamındadır. )
Aslında bu yorum için teşekkür etmeliyim. Zira, benim de çok fazla önemsediğim bir ayrım bu. Ancak bazen anlamdan önce ses geliyor benim için, yazdığım söz okuduğumda kulağımda nasıl yer ediyor ona bakıyorum. İlk olarak erkek olarak yazmama karşın, adam olarak düzenledim yeniden. Öylesi daha doğru geldi, altını çiziyorum, ses olarak.
YanıtlaSilTeşekkürler yeniden ilginiz için.