Artık burada kafamı kıracağım. Evet sanırım tek eksiğimiz buydu, burada bunu da yapacağım! Değişebilirliğine inanmadığım her şeyi bir bir yazacağım ki bir yere kaybolmasınlar, gözden yitmesinler. İlk kafamı kırarım’larım “bir kısım izlek” için yabancı olmayan bir “hayati damar”ımla, futbolla alakalı. Bir bakınız. Bakınız ki içimdeki şiddet tükensin! - Forma giydiği herhangi bir maçta Daniel Alves hakemi kandırmak maksatlı kendini yere atmazsa, - Galatasaray’ın mor forması yenilgi yüzü görürse, - Beşiktaş, adı sanı bilinir bir forvet transfer ederse, - İbrahimoviç 90 dakika boyunca herhangi bir maçta forma giyip de ofsaytta kalmazsa, - Daha uzun yıllar yaşayacak gibi görünen “Aziz Yıldırım hanedanı” devrilirse, - Cristiano Ronaldo, becerisinin sökmediği bir maçı çirkeflik yapmadan tamamlarsa - Ahmet Çakar, futbolun biraz da şov işi olduğunu ama bu kadar da “şovmenliğe” bulaştırılmaması gerektiğini fark ederse, - Sergen Yalçın, Baros’a seslenmeyi öğre...
ben de aynı şeyi düşündüm senin için
YanıtlaSilbenim içimde duyduğumu,
duymadın asla sen benden.
zira ben söylemek istediğimi söyledim hep,
sen istemediklerimi duydun.
Ve aslında sesin çınlarken kulaklarım da, suda boğulur nefeslerimiz.
YanıtlaSilBen kurtulurken, sen düşersin nefesimden, boğulursun.
Ben kuruturken ıslak kalbimi,
sen erirsin, belki de yanarsın hasretle..
İşte şimdi, düpedüz şanssızlıktır seninki..
senin şansın,
YanıtlaSilşanslı olduğunu sanman sadece...
şanssız olduğumu sanman ise
benim gerçek şansızlığım.