hiç
sevmediğini söylemekten daha zordur sevilmediğini anlamak. insanın o bencil yanını paramparça edip avuçlarına bırakır, çok daha arsızsa suratına fırlatır. ömrünün kapılarını ardına kadar açıp dahil ettiğinde bilemez, hissedemez, daha da acısı göremezsin durumun böyle olduğunu, sevilmediğin gerçeğini. hakkını da yememek lazım, belki seviyordu başta seni. ya da benimki yine bir avuntu icadı zor zamanlarda yaptığım gibi. sen, önüne serdin ne var ne yoksa. sen, yanına serildin tüm varlığınla. o, seni hiç sevmedi. avcunu alnına dayadın, ateşini ölçmek için hastalığında. alnı yoktu. sağlığında kadehini kaldırdını onunla. içkisi yoktu. gece üzerini örtmek için uyandın. yanında yoktu. başka bir seste başka bir kulaktaydı. başka bir dudakta başka bir sıcaktaydı. istedi aldı. istemedi gitti. sen, kadehlerini yalnız kendine doldurdun. sen, gece üzerini kendin örttün bölüp uykunu. o, seni hiç sevmedi. çoraplarını istemez oldu çekmeceden, kaçta uyanacaksın diye sormaz. karnın aç m...